Türkiye'den UNESCO Dünya Mirası Listesinde Yer Alan Eserler

Binlerce yıllık tarihe sahip olan Türkiye, doğu ve batının kesişim noktaları arasında yer alıyor. Zengin kültürel ve tarihi mirasıyla ön plana çıkan Türk toprakları, dünyanın önde gelen medeniyetlerine ev sahipliği yapmış ülkeleri arasında bulunuyor. Öyle ki bu zenginliği sayesinde UNESCO Dünya mirası Listesi’nde pek çok önemli yapı alan ile tescilleniyor. Listede yer alan her bir eser, Türkiye’nin zengin kültürel mirasını yansıtıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi, insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen doğal ve kültürel açıdan evrensellik taşıyan eser ve alanların koruma altına alınmasını sağlıyor. Türkiye’de de bu listeye giren birçok önemli tarih ve doğal eser bulunuyor. Peki bunlar nelerdir? Bu yazıda Türkiye’de bulunan UNESCO Dünya Mirası Listesine giren birçok tarihsel ve evrensel eser bulunuyor. Haydi gelin bunları birlikte detaylandıralım.



1.) Göbeklitepe
Şanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe, 2018’den bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan tarihi alanlardan biridir. Dünya tarihinin bilinen en eski tapınak kompleksi olarak kabul edilir. İlk olarak 1995 yılında keşfedilen bu arkeolojik alan, günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce inşa edildiği tespit edilmiştir. Böylece insanlık tarihinin yerleşik hayata geçişini simgeleyen ilk yapıt olarak bugüne kadar olan bilgileri güncellemektedir. Adeta tarihin akışını değiştiren bir yapıt olan Göbeklitepe, 6 metre yüksekliğindeki dikilitaşlar ile çevrili olmasıyla da dikkatleri üzerine çekmektedir. Bu taşlar sebebiyle ritüel ya da ibadet etmek amacıyla kullanıldığı düşünülmektedir. Öyle ki bu taşlar dairesel ve dikdörtgen biçimli tapınakları da ortaya çıkarmaktadır. İnsanlık tarihinin tarım öncesi dönemine ilişkin yaşantı hakkında bilgi veren Göbeklitepe, oldukça önemli yerler arasında olmasından dolayı UNESCO tarafından koruma altına alınarak Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir.

2.) Kapadokya ve Göreme Milli Parkı 
Kapadokya ve Göreme Milli Park çevresi de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş yerler arasındadır. Doğa ve tarihin iç içe geçtiği bu coğrafi bölge ziyaretçileri adeta büyülüyor. Peri bacaları olarak bilinen kaya oluşumlarıyla ön plana çıkan Kapadokya bölgesi, milyonlarca yıl süren volkanik faaliyetler sonucu oluşarak insanlık tarihinde yüzyıllardır barınma ve savunma amacıyla kullanılmış. Gerek oluşumları gerek yüzyıllar içerisinde kullanım biçimleriyle önemli yerler arasında yer alır. Barınmanın dışında ibadet ve savunma amacıyla da kullanıldığı bilinir. Göreme Milli Parkı ise geçmişten izler taşıyan bölgenin önemli yerleri arasında. İçerisinde tarihi kilise, yer altı şehirleri ve manastırların bulunduğu bir alana sahip olan Göreme Milli Parkı, insanlık tarihine ışık tutması açısından UNESCO tarafından koruma altına alınmış yerlerdendir. Tarih boyunca çeşitli medeniyetlere de ev sahipliği yapmış olan Göreme, o dönemlerden eserleri de içerisinde barındırır.

3.) Divriği Ulu Camii
Sivas’ın Divriği ilçesinde bulunan Divriği Ulu Camii, Selçuklu dönemine ait bir yapı olarak bilinir. 1228-1229 yılları arasında inşa edilen bu cami aynı zamanda bir hastane kompleksi olarak da kullanılmaktadır. Zamanında geniş bir kullanım alanına sahip olan bu cami, taş işlemeciliği ve mimari süslemeleriyle ön plana çıkar. Özellikle İslam mimarisi için önemli bir yere sahip olan Divriği Ulu Camii, birden fazla zanaatkarın el emeğinin bulunduğu yegane yerlerden biri olarak yer alır. Taç kapısı, sütunları, kaideleri, şaftları, kubbesi kendine özgü bir tasarıma sahip olmasıyla öne çıkar. Selçuklu mimarisinin sıra dışı bir yapısı olması ve İslam tarihi için önemli bir yere sahip olmasından dolayı 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine girmiştir.

4.) Efes Antik Kenti
İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alan Efes Antik Kenti, antik dünyaya açılan en önemli kentler arasında. M.Ö. 10. yy’a uzanan geçmişe sahip olan Efes Antik Kenti, Roma İmparatorluğu zamanında ticaret ve kültür merkezi olarak bilinir. İnsanlık tarihi için de önemli bir yere sahip olan Efes Antik Kenti, tarih için de öneme sahip yapıları içerisinde barındırır. Bu yapılar arasında yer alan Artemis Tapınağı, bu antik dünya içinde yedi harikadan biri olarak kabul edilir. Aynı zamanda Artemis Tapınağı Efes’in önemli yapılarından biridir. Oldukça geniş bir alana yayılmış olan Efes Antik Kenti, Celsus Kütüphanesi, Büyük Tiyatro, Hadrian Tapınağı gibi büyük ve önemli merkezlere de sahiptir. Geçmişten bugüne varlığını ve yapılarını koruyan Efes Antik Kenti 2015 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınmıştır.

5.) Pamukkale ve Hierapolis
Ülkemizde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş bir diğer yapıt ise Pamukkale travertenleri ve hemen yanında yer alan Hierapolis antik şehridir. Doğal ve kültürel miras özelliği taşıyan bu yer ziyaretçilerine harika bir manzara sunar. Doğal traverten terasıyla ünlü olan bölge, kalsiyum karbonatın suda buharlaşması ve çökelmesi sonucu oluşmuştur. Bu doğal oluşumun yanında yer alan Hierapolis Antik Kenti, roma dönemine ait önemli kalıntılarıyla öne çıkar. Buradaki termal su antik çağlardan günümüze kadar insanlığa sağladığı faydalar ile sağlık merkezi haline gelmiştir. İnsan tarihine ışık tuttuğu ve harikalar yaratan doğal bir oluşum olmasından dolayı 1988’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yerini almayı başarmıştır.

6.) İstanbul’un Tarihi Alanları
İstanbul içinde yer alan belirli tarihi alanlar da UNESCO listesinde yer alır. Doğu ile batının birleştiği nokta olan İstanbul, binlerce yıllık tarihi ve kültürel geçmişiyle dikkatleri üzerine çekmektedir. Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan İstanbul geçmişten günümüze pek çok tarihi eseri de beraberinde getirir. Dolayısıyla pek çok önemli tarihi yapı ve eseri içerisinde barındırmasından dolayı 1985 yılında İstanbul UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yerini almayı başarmıştır. Özellikle tarihi yarımada içinde bulunan Sultanahmet Camii, Ayasofya, Topkapı Sarayı gibi yapılar bu kentin zengin tarihini gözler önüne seriyor. Kültürel mirasın adeta bir simgesi olan İstanbul, mimari açıdan ön planda olmasının yanında dünya tarihindeki önemli olaylara ev sahipliği yapması açısından da evrensel bir değere sahiptir. 



7.) Nemrut Dağı
Adıyaman’ın Kahta yöresinde bulunan Nemrut Dağı 2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı yamaçlarında yer alan tarihi kalıntılar ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmeyi başarmıştır. Nemrut Dağı yamaçlarında hükümdarlık yapan Kommagene Kralı Antiochos, tanrılara ve atalarına olan minnettarlığını göstermek için mezarı ve anıtsal heykelleri Helenistik dönemin en görkemli kalıntıları arasında bulunur. Anıtsal özelliğe sahip olan bu heykeller, dağın doğu, batı ve kuzey etrafına yayılmış bir şekilde yer alır. Doğu kısmı kutsal merkez olarak bilinir ve en önemli heykel ve mimari eserleri burada bulunmaktadır. Geçmişten günümüze iyi korunan bu eserler döneminde kireçtaşı bloklarından yapılmış ve 8 – 10 metre yüksektelerdir. İnsanlığın tarihi hakkında önemli detaylar barındıran bu yer 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir.

8.) Safranbolu
1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Safranbolu şehri, Karadeniz Bölgesi’nin en turistik şehirleri arasında yer alır. Osmanlı döneminden kalma tarihi evler, harika bir şekilde şehre yerleştirilmiş olup şehir planlamasıyla da öne çıkmaktadır. 17. yy’dan kalma ahşap Osmanlı konaklarıyla çevrili olan Safranbolu, dar sokakları ve tarihi çarşılarıyla ziyaretçilerine görsel bir şölen sunar. Adeta bir açık hava müzesini andıran Safranbolu, Osmanlı dönemindeki sivil mimarinin en iyi korunmuş olduğu yerler arasında. Geçmişten izler taşıması ve tarihi bir önem sahip olması nedeniyle de UNESCO tarafından listeye dahil edilmiştir. Mimari yapısının yanında geleneksel el sanatları, yöresel yemekleri ile de önemli bir yer olan Safranbolu Türkiye için kültür turizminin önemli merkezleri arasında bulunur.

9.) Troya Antik Kenti
Troya Antik Kenti ya da Truva Arkeolojik alanı olarak bilinen bu antik yer, Çanakkale de yer alır. Önemli bir kültürel miras olan Troya Antik Kenti, 1998 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmeyi başarmıştır. Anadolu, Ege ve Balkanların buluştuğu harika bir coğrafyaya sahip Truva kenti uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. M.Ö. 3000 – 2500 yıllarını kapsayan bu kentin varlığı Bronz Çağı’nı tarihlemektedir. Bu kent Homeros Destanlarında ölümsüzleşen ve dünya mitolojisinde büyük bir yere sahip olan şehirler arasında bulunur. Truva savaşının geçtiği yer olarak bilinen bölge, tarihi anlamda öneme sahip olmasının yanında edebi anlamda da pek çok destana konu olmasından dolayı ayrı bir önemi de bulunur. Arkeolojik açıdan önemli buluntulara ev sahipliği yapan Troya, dünyanın en ünlü kazı alanlarından biri olarak yer alır.

10.) Çatalhöyük Neolitik Kenti
Çatalhöyük Neolitik Kenti Konya’da bulunana ve dünyanın en eski neolitik yerleşim yerlerinden biridir. M.Ö. 7400 – 6200 yıllarında tarihlenen bu kent, tarım devrimi ve yerleşik hayata geçişin ilk örnekleri arasındadır. Büyük ve karmaşık bir yerleşime sahip olan Çatalhöyük, ev ve sokaklar olmaksızın yan yana inşa edilmiş yapılardan oluşur. Geçmişten günümüze iyi bir şekilde korunan bu yerde insan eliyle yapılmış heykeller, duvar resimleri, günlük eşyalara da rastlanmaktadır. Sanatsal ve kültürel anlamda gelişmiş bir toplum olduklarını işaret eden kalıntılar aynı zamanda insanlık tarihinin önemli bir dönemine de ışık tutmaktadır. Tüm bunlar göz önüne alındığı ise 2012 yılında kültürel anlamdaki değerinden esinlenerek UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yerini almayı başarmıştır.

11.) Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı 
İzmir’in Bergama ilçesinde yer alan çok katmanlı kültürel peyzaj alanı antik çağa uzanan bir geçmişe sahip. Pergamon olarak bilinen bir kültürün izlerini taştan bu alan eskiden sağlık merkezi olarak kullanılırmış. Sağlık alanına yönelik kullanılan kısmının adı Asklepeion, kütüphane olarak kullanılan yerin ismi Pergamon Kütüphanesi olarak bilinmektedir. Genel anlamda bilim ve eğitim merkezi olan bu yer dönemin en ünlü yerler arasında yer almaktadır. Dünya tarihinde önemli bir yere sahip olan Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı, 2014 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.

12.) Ani Arkeolojik Alanı
Kars’ın merkez ilçesi sınırlarında yer alan Ani Arkeolojik alanı Erken Demir Çağı’ndan 16. yy’a kadar yerleşimin sürekli olduğu yerler arasında bulunduğunu öne sürmektedir. Mimarlık ve sanat açısından gelişimin, zenginlik ve çeşitliliğin görüldüğü bu yerleşim yerinde çok kültürlü bir İpek Yolu yerleşimi olduğuna inanılmaktadır. 4.yy’dan itibaren süreklilik kazanan yerleşim kapalı kent modellerinden açık kent modellerine geçişin örneklerini göstermektedir. İlerleyen zamanlarda çok kültürlü bir ticari merkez olarak gelişen bu alan pek çok kültürün buluşma noktaları arasında yer alır. Kendine özgü bir mimariye sahip olan Ani, çeşitli özellikleriyle geçmişe ışık tutan yerler arasında bulunur. Bu nedenle de 2016 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.