Mevsim Geçişlerinde Sağlıklı Kalmanın Yolları

Mevsim geçişlerinde özellikle bağışıklığı güçlendirmek, uzmanların üzerinde sık sık durduğu bir konu. Yeni sıcaklık seviyelerine alışmaya çalışılan dönemler, kişiyi hastalıklara daha açık bir hâle getirebilmekte. Bu noktada vücut direncini artırmak, bağışıklığı güçlendirmek önemini artırır. Örneğin, sağlıklı beslenmek tüm zaman dilimlerinde taviz verilmeyecek bir rutin olsa da özellikle mevsim geçişlerinde daha çok üstünde durulması gereken bir konu. Peki bunun için neler yapmak gerekir? Gelin birlikte öğrenelim.



Anahtar Çıkarımlar

1.    Havaya aldanmamalı, sık değişen sıcaklıklara karşı önlem alınmalı.
2.    Bağışıklığı güçlendirecek A, B, C, D ve E vitaminleri alınmalı.
3.    Sağlıklı bağırsaklar için işlenmiş, aşırı yağlı, tuzlu ve şekerli gıdalardan uzak durulmalı.
4.    Özelikle kışın kapalı ortamlar periyodik olarak havalandırılmalı.
5.    Maske kullanımı ve el hijyenine özen gösterilmeli.
6.    Sigara ve alkol kullanımından uzak durulmalı.
7.    Çocuklar ve altmış beş yaş üstü bireylere yıllık aşılanma önerilmektedir.
8.    Bol su tüketimi ve kaliteli uyku ihmal edilmemeli.
9.    Bahar yorgunluğu ile mücadele için gevşeme egzersizleri uygulanabilir.

Bağışıklık Sistemi Neden Zayıflar?

Öncelikle, mevsim geçişlerinde kayda değer öneme sahip bağışıklık sisteminin hangi durumlarda zayıflayabileceğini bilmekte yarar var. En temelde bağışıklık sistemi, yabancı organizmaların vücuda girmesini engelleme görevi üstlenir. Şayet mikroplar vücuda girmişse de bunları yok etmek veya etkilerini geciktirmek ile ilgileniyor. Sağlıklı bir vücut, güçlü bir bağışık sistemi sayesinde kötü bakteriler ile etkili bir şekilde savaşır. Ne var ki doğuştan gelen kronik hastalıklar, enfeksiyon, yaşam şekli, beslenme alışkanlıkları bağışıklığın zayıflamasına neden olabilir. Kronik hastalık ve enfeksiyon değiştirilemeyen faktörler olarak kabul edilse de yetersiz ve dengesiz beslenmenin önüne geçilebilir.

Alkol ve sigara kullanımı, kalitesiz uyku düzeni, probiyotik eksikliği, aşırı stres yükü, sık antibiyotik kullanımı gibi pek çok dış etken bağışıklık sistemini zayıflatır. Bunların yanı sıra çeşitli alerjiler ve vücudun zararsız bir maddeye aşırı tepki vermesi de bağışıklık sisteminde bir tepkiye neden olabilir. Otoimmün bozukluklar da yaygındır ve bu, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla kendi sağlıklı hücrelerine saldırması anlamına gelir. Aileden geçen çeşitli kalıtsal bozukluklar da bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Yine kanser, sepsis ya da bazı ilaçlar da bağışıklığı zayıflatabiliyor.

Vücutta Stres Yaratan Mevsim Geçişleri
Sonbahar ve ilkbahar aylarında mevsim geçişlerinden kaynaklı hastalıklar baş gösterir. Isı, nem, basınç değişikliklerine vücudun adapte olması güçleşebilir. Değişimlerin öngörülemediği durumlarda, kişiler havanın sıcak olduğuna kanaat getirebilir ve bu nedenle ince giyinebilir. Bu da rüzgâra maruz kalıp üşümeye neden olabilir. Tam tersi durumlarda da, örneğin havanın soğuk zannedildiği ve kalın giyinildiği şartlarda da terleme yaşanabilir. Bu durumlar genel olarak mevsim geçişlerinde vücudu strese sokar. Stres yükünün arttığı vücutta ise bağışıklık zayıflayabilmektedir. Bu nedenle mevsim geçişlerinde rahat giyilip çıkarılabilecek kat kat kıyafetler önerilir. Kısa kollu bir üst giyim ürünü tercih ediyorsanız üşüdüğünüz takdirde giyebileceğiniz bir ceketi yanınızda bulundurabilirsiniz.

Sonbahar ve Kış Aylarında Artan Vitamin D İhtiyacı
Kalsiyum, ancak Vitamin D’nin varlığında vücut tarafından emilebilmektedir. Vitamin D Güneş ışınlarının, ciltteki bir kimyasalı aktif bir vitamin (kalsiferol) formuna dönüştürmesiyle vücutta üretilebilir. Özellikle koronavirüs pandemi sürecinde Vitamin D’nin bağışıklık sistemi için önemini ortaya koyan çalışmalar da var. Tüm bunlar gereği özellikle ilkbahar ve yaz aylarında Güneş ışınları ile optimum seviyede temasa özen gösterilmeli, böylece Vitamin D alınmalıdır. Kış ve sonbahar aylarında Vitamin D’ye ulaşmadaki güçlük ise kişiyi gıda takviyelerine yönlendirebilmektedir. Takviye kullanımı öncesinde mutlaka hekim direktiflerine göre hareket etmek ve profesyonel tıbbi yönlendirme almak esastır. Aksi hâlde yüksek Vitamin D kaynaklı kalsiyum fazlalığı böbrek taşı ya da safra kesesine neden olabilir.



Sağlıklı Bağırsakların Önemi
Bağışıklık hücrelerinin yaklaşık %70’i bağırsaklarda yer alır. Bu da güçlü bir bağışıklık için sağlıklı bağırsakları mecburi kılar. En çok mikroorganizmanın bağırsaklarda bulunması, burada yer alan yararlı bakterilerin dengede tutulması için sağlıklı beslenme önem teşkil eder. Aşırı yağlı, çok tuzlu, şekerli ya da işlenmiş gıdaların sık tüketimi, zararlı bakterilerin çoğalmasına, bağırsak florasının dengesinin bozulmasına yol açabilir. Bu da vücudun direncini düşürebilen, bedeni hastalıklara açık hâle getirebilen önemli etkenlerden biridir. Taze sebze ve meyve tüketimi, sağlıklı protein kaynaklarının vücuda alımı ile bağışıklık sisteminin desteklenmesi amaçlanır.

Maske Kullanımı ve El Hijyeni
Özellikle koronavirüs pandemi sürecinde “maske, mesafe, hijyen” mottosu ile anlatılan çeşitli tedbirler vardı. Mevsim geçişlerinin olumsuz etkilerini azaltmak için pandemi sonrası dönemde de bu üç tedbir uygulanabilmektedir. Özellikle soğuyan hava sonucu kapalı alanlar daha kalabalık olabilmektedir. İyi havalandırılmayan kapalı ortamlar da hastalıkların daha kolay yayılmasına neden olabilir. Bu nedenle özellikle sonbahar ve kış aylarında iyi havalandırılan kapalı alanlarda vakit geçirmek tercih edilmelidir. Okul ve iş yeri gibi sosyal alanlarda da uzun süre açık kalan kaloriferler, kuru havaya neden olabilir. Kuru hava ise cildi, burun ve ağızda mukoza zarlarını kurutabildiği gibi tahrişe de sebebiyet verir. Bu nedenle evsel yaşam alanları başta olmak üzere pek çok kapalı ortamın iyi havalandırılmasına özen gösterilmelidir.

Benzer şekilde; soğuk hava şartlarında camların kapalı tutulduğu toplu taşımalarda da kişi, hastalıklara daha açıktır. Bu nedenle toplu taşıma araçlarına binildiğinde mümkünse camı açarak ortamı havalandırmak gerekir. Ek olarak maske takarak da hastalıklara karşı önemli tedbirler alınabilir. Kamusal alanlar, sosyalleşmeye ve kalabalıklara açık olduğu için buralarda el hijyeninin önemi de artar. Özellikle çocuklara bu alışkanlık kazandırılmalıdır. Okul ortamında hastalıklara son derece açık olan çocuklar, erken dönemlerinden itibaren el hijyeni konusunda bilinçlendirilmelidir.

Mevsim Geçişlerinde Artan Alerjiler
Polen alerjisi başta olmak üzere farklı pek çok alerji türü, mevsim geçişlerinde yükselişe geçer. Çayır otları, yabani otlar ya da ağaçlar nedeniyle baş gösterebilir. Solunum yollu polen alerjisi; sıcak, kuru, rüzgarlı havalarda veya sabahın erken saatlerinde en yüksek seviyesine ulaşır. Bölgeden bölgeye polen alerji dönemleri değişebileceği gibi, bu değişiklik kişi bazında da söz konusudur. Açık havada daha az ya da temkinli vakit geçirme, pencere ve havalandırmaları mümkün olduğunca kapalı tutma, sık duş alarak saçları polenlerden arındırma, dış mekandan kapalı ortama geçildiğinde kıyafetleri hızlıca değiştirme polen alerjisi ile ilgili öne çıkan önlemler arasındadır.

Tüm bunların yanı sıra genel olarak mevsim geçişlerinde alerjiler, burun etlerinin şişmesine, düzgün nefes alamamaya neden olabilir. Özellikle uyku esnasında burundan rahatça nefes alamayan kişiler, ağızdan nefes almak zorunda kalabiliyor. Böyle durumlarda ağız ve boğazda kuruluk baş gösterebilir. Bu da kalitesiz bir uykuya ve sabahları yorgun kalkmaya yol açar. Kötü ve kalitesiz uyku ise bağışıklık sistemini zayıflatan en önemli faktörler arasındadır. Böylesi durumlarda ise kişiler, hekimlerinin onayıyla kullandıkları ilaçlarını aksatmamalıdırlar.

Bol Su Tüketimi ve Düzenli Uyku
İnsan vücudunun 3/4’üne yakın bir değeri sudan meydana gelir. Yetişkin bir kişinin vücut ağırlığının yaklaşık %50 - %70 kadarı sudan oluşur. Yaşa, kiloya, çeşitli fiziksel etkinliklere bağlı olarak değişse de en nihayetinde su, tüm canlıların yaşamını sürdürebilmesi için gereken en temel iki unsurdan biridir. Bağışıklık sisteminin sağlıklı bir şekilde korunabilmesi, güç kazanması için bol su tüketmek gerekmektedir. Metabolizmanın sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlayan bol su tüketimi, burun ve boğazdaki nem dengesine de katkı sağlar.

Güçlü bir vücut direnci için sağlıklı, kaliteli uyku da olmazsa olmazlar arasındadır. Hormonları düzenlemesi gibi birçok faydası ile bilinen uykunun düzensizliği ve eksikliği, virüslere karşı riskleri artırır. Ayrıca bağışıklık sisteminin bazı hücrelerinin vücuttaki dağılımı da uykusuzluk nedeniyle değişkenlik gösterebilir. Tüm bunlar gereği sağlıklı bir uyku rutini insan hayatı için temel bir ihtiyaçtır.



Sağlıklı Beslenme İle Güçlü Bağışıklık Sistemi
Özellikle kış aylarında hayatı kesintiye uğratacak hastalıklar ile boğuşmamak için bağışıklığı güçlendirecek bir beslenme şart. Enfeksiyonlara karşı mücadele edecek güçlü bir bağışıklık sistemi için şu besin kaynaklarının düzenli tüketilmesi önerilir:

•    Vitamin C: Portakal, limon gibi turunçgillerden domates, marul gibi mevsime uygun sebzelere kadar pek çok gıdadan Vitamin C alınabilir.
•    Vitamin E: Güçlü bir antioksidan kaynağı olarak bilinen Vitamin E alımı için zeytinyağı öne çıkar. Bunun için pek çok yemeğe zeytinyağı ekleyebilirsiniz.
•    Çinko: Eksikliği neticesinde enfeksiyonlara, bağırsak fonksiyonlarında değişimlere neden olan çinkoyu da tüketmek önemlidir. Peynir, kırmızı et, yoğurt, balık, buğday tohumu, Ayçiçek yağı, kabak çekirdeği gibi besinlerden çinko alınabilmektedir.
•    Vitamin A: İltihap önleyici olarak bilinen Vitamin A, bağışıklık sisteminin güçlenmesine de katkı sağlar. Enfeksiyonlar ile savaşmayı sağlayan Vitamin A, vücudun kendi kendine üretemediği bir vitamindir. Bu nedenle havuç, domates, kırmızı biber, kavun, yumurta, peynir gibi gıdalar yoluyla dışarıdan Vitamin A alınabilir.
•    Vitamin B: Genel olarak tahıl, et, süt ve balık ürünleri aracılığıyla Vitamin B alınabilmektedir.

Çocuklar ve Yaşlılarda Mevsim Geçişi Etkileri
Mevsim geçişlerinin yol açtığı hastalıklar, kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Bu noktada bireylerin yaşı, en belirgin ayrımlardan biri kabul edilir. Bağışıklık sisteminin en çok zayıf olarak değerlendirildiği kesimler arasında çocuklar ve altmış beş yaş üstü yetişkinler vardır. Özellikle kış aylarında kreş, okul gibi kalabalık ortamlarda bulunan çocuklar için grip tehlikesi artar. İlerleyen yaşlarda ise bağışıklık sistemi çeşitli değişiklikler yaşayabilir. Zamana bağlı olarak bedensel fonksiyonlar azalma gösterir. Yaşlanma ile birlikte bağışıklık sistemini oluşturan hücrelerin sayıları ve etkinliklerinde azalma görülür. Bu nedenle sağlıklı beslenme, kaliteli uyku, el hijyeni, grip aşısı gibi önlem ve tedbirlerin değeri artar. Dünya Sağlık Örgütü, gebe kadınlar (gebeliğin herhangi bir döneminde), 6 ay - 5 yaş arası çocuklar, 65 yaş ve üzeri kişiler, kronik hastalığı olanlar ve sağlık çalışanları için yıllık aşılamayı önermektedir.

Bahar Yorgunluğu İle Mücadele
Daha çok psikolojik sağlık ile ilişkilendirilse dahi bahar yorgunluğu da bağışıklığı güçsüzleştirebilir. Sosyal hayatın çeşitli noktalarını etkileyebilen bahar yorgunluğu, düzensiz uykuya ve dengesiz beslenmeye neden olabilir. Bu noktada bir dinamizm katması açısından egzersizler önerilir. Çeşitli kronik problem ya da bozuklukları olanlar ise hekimlerinin yönlendirmeleri doğrultusunda doğru egzersiz stilini bulabilir. Özellikle gevşeme egzersizleri bu süreçte bir popülarite kazanır. Yorgunluktan şikayetçi olanlar ise Vitamin B ve Vitamin C’den, potasyum, çinko ve magnezyumdan mahrum kalmamalıdır.

Benzerlik Gösteren Belirtiler
Özellikle mevsim geçişi kaynaklı alerjilerin belirtileri benzerlik gösterebilmekte. Bunları tespit etmek ve hızlı aksiyon alarak bağışıklığı güçlendirici uygulamaları artırmak önemli. Burun kaşıntısı, gözlerde yaşarma ve kaşıntı, hapşırma alerjilerin ortak belirtileri arasındadır. Ek olarak grip ve nezle ile beraber ortaya çıkan durumlarda baş ağrısı, kırgınlık hissi, halsizlik ve yüksek ateş de ortaya çıkabilir.