Dünyanın Öne Çıkan 10 Mimari Eseri

Dünya üzerinde görülmesi gereken pek çok mimari başyapıt bulunuyor. Geçmişten günümüze kadar gelen bu mimari şaheserler, insanoğlunun yaratıcılığını ve mühendislik yeteneklerini ortaya koyuyor. İnsanlar yüzyıllar boyunca mimari eserler aracılığıyla kültürel miraslarını günümüze kadar taşımayı başarmış durumda. Teknolojinin ilerlemesiyle beraber insanoğlu estetik anlayışını bu eserler vasıtasıyla gelecek nesillere aktarıyor. Dünyanın dört bir yanına yayılmış bu mimari eserlerin her birinin kendi hikayesi bulunuyor. Her biri kendi döneminin ruhunu yansıtan bu mimari eserler zamana meydan okuyor. Siz de bu büyüleyici güzelliklere sahip olan eserleri merak ediyor musunuz? Cevabınız evetse doğru yerdesiniz. Dünyanın öne çıkan 10 mimari eserini keşfetmek için sizin için hazırladığımız yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.



1. Ayasofya Camii – Türkiye

İstanbul’un simgelerin arasında yer alan Ayasofya Cami, yüzyıllık bir tarihe sahip olan tarihi yapıtlar arasında yer alıyor. İstanbul’un gezilecek yapıları arasında yer alan bu camii ilk olarak 532 senesinde Bizans İmparatoru tarafından yaptırılıyor. Yapımı 5 yıl süren bu yapı 537 senesinde bazilika planlı bir patrik katedrali olarak kullanılıyor. Ta ki 1453 yılı İstanbul’un Fethi’ne kadar. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesi üzerine camiye çevrilen bu yapı uzun yıllar boyunca cami olarak kullanılıyor. Tarihi ve kültürel bir miras olan Ayasofya Camii 1935 yılından bu yana müze olarak pek çok ziyaretçiyi ağırlıyor.

 

Tarih ve mimari açıdan görkemli bir yapıya sahip olan Ayasofya Camii, Doğru Roma İmparatorluğunun yapmış olduğu en görkemli kilise olduğu biliniyor. Tarih boyunca bulunduğu bölgeye tam 3 kez inşa edilen bu görkemli yapı günümüzde inşa edilen üçüncü Ayasofya. Kubbeli bazilika sistemi camiye dönüştürülürken kubbe yapısı, mozaik ve süslemeleri korunuyor. Bu süslemeler ve mimari özellikler önemli olup tarih boyunca adına yazılmış pek çok yazı bulunuyor. Osmanlı Dönemi’nde mihrap ve minberler eklenerek camiye dönüştürülen bu mimari eser, ihtişamlı bir görünüm kazanmış durumda. He sene yerli ve yabancı turistin ilgi odağı olmayı başarıyor. Fatih ilçesinin Sultanahmet bölgesinde yer alan Ayasofya Cami’sini dilediğiniz zaman ziyaret edebilirsiniz.

2. Tac Mahal – Hindistan
Hindistan’ın sembolleri arasında bulunan Tac Mahal, 17. yüzyılda İmparator Şah Cihan tarafından yaptırılıyor. Hayatının aşkı Mümtaz Mahal adına inşa edilen bu yapıt dünyada görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Hindistan’ın Agra kentinde yer alan bu şaheser aslında bir anıt mezar. İnşa edilme hikayesinin yanında mimari açıdan değerlendirildiğinde de oldukça dikkat çeken yerlerden bir tanesi. Beyaz mermerden tasarlanan bu eser, Hint – İslam mimarisinin en güzel örnekleri arasında yer alıyor. Özenle tasarlanmış detayları, mozaik işçiliği ve bahçe düzenlemeleriyle ziyaretçilere büyüleyici bir deneyim sunuyor.

 

Tac Mahal, 1632 yılında inşa edilmeye başlamış olup tam 20 yıl sonra 1652 yılında tamamlanıyor. Bu önemli başyapıtın mimarları arasında Mimar Sinan’ın öğrencileri olan Mehmet İsa Efendi ve İstanbullu İsmail Efendi de bulunuyor. İşlemelerinde ve yazılarında da Türk hattat ustası olan Serdar Efendi’nin eserleri yer alıyor. İçerisinde Şah Cihan’ın mezarının da bulunduğu bu görkemli yapı yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olduğu yerler arasında. Dünyada aşk uğruna yapılmış bir eser olan Tac Mahal görülmeye değer yerler arasında. Siz de bu dünya mimari yapılarından biri olan Tac Mahal’e yolunuz düşerse uğramayı unutmayın.

3. La Sagra De Familia – İspanya

İspanya’nın Barselona kentinde bulunan bu benzersiz yapı UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiş yerler arasında yer alıyor. Yapımına 1882 yılında başlanan bu mimari eser mimarı olan Antoni Gaudi’nin 1926 yılında tramvay altında kalarak ölmesi ile yarım kalıyor. Böylece katedralin yapımı uzunca bir süre tamamlanamıyor. Bu nedenle bu mimari yapı Bitmeyen Kilise olarak da biliniyor. Mimarin trajedik ölümünün ardından tamamlanmaya çalışılan bu kilise halk yardımlarıyla kurulan dernek tarafından inşasına devam ediliyor. Gaudi üç farklı yapı olarak tasarladığı bu katedrali doğadan ilham alarak özel sembol ve detaylar ekliyor. Bu da katedralin mimari planının Gaudi’nin ölümünden sonra anlaşılamamasına neden oluyor. Dolayısıyla Guadi’nin karmaşık mimari yapısının anlaşılması ve günümüz teknolojisine uyarlanabilmesinden dolayı tamamlanamıyor. Günümüzde hala yapım aşamasında olup 2026 – 2028 tarihleri arasında bitmesi planlanıyor. Katedralin içi ve dışı olağan güzellikte olup ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.



4. Pisa Kulesi – İtalya

Avrupa’nın ikonik yapıları arasında yer alan Pisa Kulesi, yamuk görünümü ile dikkatleri üzerine çekiyor. 1173 tarihinde inşa edilen bu yapı bitirildiği günden beri eğilmeye başlamış olup günden güne de eğildiği için eğik olarak duruyor. Yapım aşamasında toprağın yumuşak zemininin çökmesi durumunda meydana gelen bu eğilme Pisa Kule’sini yıllar sonra ikonik bir mimari esere dönüştürmeyi başarıyor. Yalnızca eğikliğiyle değil zemin kat üzerine üst üste inşa edilen altı kat sütün dizesi ve silindir biçimiyle de yerli ve yabancı turistlerden büyük bir ilgi görüyor. Günümüzde de her yıl bir miktarda olsa eğilmeye devam eden bu mimari eser, birkaç yıl içinde yıkılabilir çağrısı ile 20 milyonluk bir proje ile düzleştirme yapılmış 300 sene daha ayakta kalması hedefleniyor. Günümüzde büyüleyici bir görünüme sahip olan Pisa Kule’si eğik duruşuyla yılda milyonlarca turistin ilgi odağı oluyor. İtalya’ya yolunuz düştüğünde uğramadan geçmeyeceğiniz yerler arasında yer alıyor.

5. Kolezyum – İtalya

Roma İmparatorluğu döneminde inşa edilen Kolezyum, Roma’nın merkezinde yer alan amfi bir tiyatro olarak inşa ediliyor. Yapımı M.S. 72 yılına dayanan bu mimari eser İmparator Vespasian döneminde başlamış 8 yıl Titus döneminde tamamlanarak açılıyor. Ortalama 55 bin izleyiciyi ağırlayabilen bu amfi tiyatro 80 farklı girişe sahip. Bu yapıda halk gösterileri, dönemin deniz savaşları veya meşhur savaşlarının canlandırılması, mitolojik öğelere dayanan dramalar gibi sanatsal faaliyetler yürütülürken aynı zamanda hayvan avcılığı, infazlar ve gladyatör dövüşleri gibi oyun ve etkinlere de ev sahipliği yapıyor. 188 metre uzunluğa 156 metre genişliğe sahip olan bu antik tiyatro geniş bir alana yayılmış durumda. Tiyatro amacıyla kullanıldığı zamandalar izleyiciler sınıfsal farklılıklara göre oturtuluyor. Antik Roma’nın en önemli mimari eserleri arasında yer alan bu yapı bir mühendislik harikası olarak da dikkatleri üzerine çekiyor.

6. Giza Piramitleri – Mısır

Mısır’ın simgesi haline gelmiş olan piramitler Giza bölgesinde yer alıyor. İsmi de bulunduğu yerden geliyor. Antik Mısır medeniyetinin en belirgin simgeleri arasında yer alıyor. Yapımı milattan öncelere dayanan Giza piramitleri, merak uyandıran bir yapıya da sahip. Yüzyıllardan beri ayakta olan piramitler adeta zamana meydan okuyor olup nasıl yapıldığına dair soruları da akıllara getiriyor. 3 ayrı piramitten oluşan bu piramitler Keops, Kefren ve Mikerinos piramitleri bunlar arasında en ünlü olanları olarak bulunuyor. Bu yapılar firavunların ölümünden sonraki hayatlarına hazırlık olarak inşa ediliyor. 1311 yılında tamamlanan piramitler 238 yıl dünyanın en yüksek yapıları olarak biliniyor olup Lincoln Katedrali inşasından sonra bu unvanını katedrale bırakıyor. Dünyada en ilgi gören mimari eserlerden olan Giza Piramitleri görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor.

7. Notre Dame Katedrali – Fransa

Paris’in Meryem Anası anlamını ifade eden Notre Dame Katedrali, Seine Nehri kıyılarında bulunan bir Katolik katedrali olarak biliniyor. Baş piskoposunda resmi makamı olarak bilinen bu katedral önemli mimari eserler arasında yer alıyor. 130 metre uzunluğunda 48 metre genişliğinde ve 35 metre yüksekliğe sahip olan Notre Dame Katedrali ihtişamlı yapısı ile görenleri kendine hayran bırakıyor. Fransız gotik mimarisinin izlerini görebileceğiniz bu katedral gotik mimarinin de önemli örnekleri arasında bulunuyor. Paris’in ikonik yapıları arasında olan Notre Dame Katedrali, 19. Yüzyılın başlarında bakımsız kalmasından dolayı yıkılmak istense de ünlü yazar Victor Hugo’nun buna karşılık yazdığı Notre Dame’un Kamburu romanı halkın ilgini çekmiş ve katedralin yıkılmasının öne geçerek bu benzersz yapıyı kurtarıyor. Günümüzde ise birçok ziyaretçiyi kabul eden Notre Dame Katedrali görülmeye değer yapılar arasında. Üstelik 1991 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine girmeyi başaran bu eşsiz yapı önemli bir özelliğe de sahip.



8. Sidney Opera Binası – Avustralya

Sidney’in sembolü haline gelmiş olan Sidney Opera Binası, 20. yüzyılda yapılan en ünlü yapılar arasında yer alıyor. 1973’te tamamlanan yapı içerisinde 5 tiyatro salonu ve 1000 oda bulunuyor. İç ve dış tasarım olarak muazzam bir görünüme sahip olan opera binası, dünyaca ünlü gösteri, tiyatro ve müzikal gibi pek çok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Danimarkalı mimar Jørn Utzon tarafından tasarlanan bina 2003 yılında Pritzker Mimarlık Ödülü’nü kazanmasını sağlıyor. 1,8 hektarlık alan üzerine inşa edilen bu mimari harika 183 metre uzunluğa, 118 metre genişliğe ve 67 metre yüksekliğe sahip. Yelken görünümündeki çatıları binaya farklı bir hava katıyor. Bina yüzeyine yansıtılan ışıklar bu mimari harikayı bambaşka bir yapıta dönüştürüyor. Yılda yaklaşık olarak 30 bin etkinliğe ev sahipliği yapan opera binası 8 milyona yakın insan tarafından ziyaret ediliyor.

9. Flatiron Binası – New York, ABD
New York’un Manhattan eyaletinde yer alan Flatiron Binası, yapıldığı tarihten bu yana büyük bir ilgi ile karşılanıyor. 1850’li yıllarda Amos Eno tarafından satın alınan arsa, ölümünden kısa süre sonra satışa çıkarılarak oğlu William Eno tarafından babasının hatırasına sahip çıkmak amacıyla tekrar satın alıyor. Fakat kısa süre sonra gelen tekliflere dayanamayan William Eno arsayı Fuller Company’e satarak Daniel Burnham ve Frederick Dinkelberg’in usta mimari yeteneklerine teslim ediliyor. Yapıldığı tarihte ilklerin arasında yer alan Flatiron Binası tarihte çığır açısı gökdelen olarak kabul ediliyor. 22 kattan oluşan bu bina 86 metre uzunluğunda olup dönemin en yüksek binası olarak gösteriliyor. Çelik iskelet kullanılarak inşa edilen ilk bina olma özelliği ile de ilgi görüyor. 1902 yılında tamamlanan bina dönemin Gotik ve Rönesans motiflerini yansıtıyor olup halk tarafından gerici bulunduğu için pek sevilmemiş olan Flatiron binası hak ettiği değeri ileriki yıllarsa görmüştür. Bina şekli ile de dikkatleri üzerine çekiyor olup ütüye benzetildiği için ismini oradan alıyor.

10. Cenne Ulu Cami – Mali
700 yıldan beri ayakta duran tek toprak cami olan Cenne Ulu Camii alışılmışın dışında farklı bir mimari yapı sunuyor. Kerpiçten inşa edilen Cenne Ulu Cami, Mali’nin Cenne şehrinde bulunuyor. Mimarı Sudani Saheli dönemin en muazzam eserlerinde birini ortaya koyuyor. Cenne’de inşa edilen ilk cami olma özelliğine de sahip olan bu cami, 1200 ila 1330’lu yıllarda inşa edildiği tahmin ediliyor. Cami hakkında bilgi veren en eski Kaynaj Abd Al-Sadi’nin yazdığı Tarikh al-Sudan adlı eseri olup öncesine ait bilgiler bulunmuyor. 1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine eklenen ve koruma altında olan tarihin en eski camisi olarak yer alıyor. Sizin de yolunuz Mali’ye düşerse bu toprak camiyi görmeden geçmeyin.