Alarko Carrier ve Taş Kağıt Makas Atölyesi’nin iklim krizine dikkat çekmek amacıyla hayata geçirdiği “Doğaya İyi Bak, Geleceğe Gülümse” projesi kapsamında devam eden webinar serisinin bu haftaki konuğu Berivan Aslan Sungur oldu. Kendimizle bağlantıyı kestiğimizde doğa ile bağlantımızı da kaybediyoruz diyen Sungur, “İnsan ancak samimiyetle bağlantıda olduğu şeye duyarlı olur ve onu korumaya çalışır” dedi.
Alarko Carrier, dünyamızın en önemli sorunların biri olan iklim krizinin olumsuz etkileri ile mücadele etmek ve iklim krizinin yarattığı kaygıları yönetebilmek amacıyla çocuklara ve ebeveynlerine yönelik uzman buluşmaları düzenlemeye devam ediyor. Alarko Carrier’in Taş Kâğıt Makas Atölyesi iş birliği ile başlattığı sosyal sorumluluk projesi “Doğaya İyi Bak, Geleceğe Gülümse” kapsamında düzenlenen webinar serisinin dördüncüsüne, Yuvam Dünya Derneği Üyesi ve yoga eğitmeni Berivan Aslan Sungur konuk oldu. Oyuncu, sunucu, girişimci ve Taş Kağıt Makas Atölyesi’nin Kurucu Ortağı Ceyda Düvenci moderatörlüğünde düzenlenen etkinlikte, iklim krizi ile bir mücadele yolu olarak kendi hakikatimize yaklaşmanın önemi konuşuldu. Kendi hakikatimize yaklaşmanın temel yolu olarak, hakikate dair en gerçek bilgiyi sunan bedenimizle bağ kurmanın yolları, hayatın içine dahil edilebilir bir noktadan ele alındı.
“Sinir Sistemimizin Hiç Olmadığı Kadar Desteğe İhtiyaç Duyduğu Bir Dönemdeyiz”
Doğanın bir parçası olduğumuzun ve birçok canlıyla özümüzün ne kadar yakın olduğunu bedenimizle idrak etme fırsatımız olduğunun altını çizen Berivan Aslan Sungur, katılımcılara şunları aktardı: “Modern dünya düzeni, doğada olma halini hissetme zamanlarımızın azalmasına sebep oluyor ve bizi doğada zaman geçirmek için daha fazla efor sarf etmeye zorluyor. Kendimizden büyük bir şeyin yani doğanın bir parçası olduğumuzu hissetme deneyimimizin azalması, artan mutsuzluğumuz, can sıkıntısı ve bağımlılıklara sebep oluyor. Gezegene olan duyarlılığımız, kendimize olan duyarlılığımızdan geçiyor. İnsan bağlantı içerisinde olduğu şeylere duyarlı olabilir ve sevdiği şeyleri koruyabilir. Modern dünya düzeni ise hem kendimiz ile hem de doğa ile bağlantı kurmak için de çok hızlı ve çok yoğun. Bu nedenle sinir sistemimizin hiç olmadığı kadar desteğe ihtiyaç duyduğu bir dönemdeyiz” şeklinde konuştu.
“En Büyük Dönüşümler, Hep Mecburiyetten Olmuştur”
Travmaların büyük dönüşüm fırsatları olduğuna vurgu yapan Sungur, “Mevcut düzendeki olumsuz gidişatı değiştirmenin tek yolu, mecbur kalmaktır. Gerçek dönüşümler mecburiyetler sonrasında olmuştur. Önümüzdeki 10-15 yıl çok kritik ve dünyanın gündemini belirleyen en önemli konulardan biri iklim krizi. Krizin bu noktaya gelmesinin yüzde 90 sebebi insan olduğu gibi, bu zinciri kıracak olan da yine insan. Kaynakları gereğinden fazla tüketiyoruz ve tükettiğimizin sadece yüzde 8,6’sını döngüye geri kazandırabiliyoruz. Bu şekilde devam ettiğimizde 2050 yılında 170 milyon insan iklim krizi nedeniyle göç etmek zorunda kalacak. Artık çok hızlı bir şekilde aksiyona geçme zamanı. Ben yerine biz demeye mecburuz” dedi.